Afiş reklama ya da pazarlama iletişimine değil hayata dair bir şey aslında.

Bir afiş hatırası sizi aniden yazlık sinemalara, “Kırmızı başlıklı kız” çocuk tiyatrosuna, çok beklediğiniz bir açık hava konserine ya da ziyaret etmek için sabırsızlandığınız bir dükkanın açıldığı o güne götürebilir. Ya da beklediğiniz o kamp tarihi belli olmuş olabilir, işte şurdaki afişte! İlkokulda yaz tatilinizi anlatmak için yazdığınız kompozisyon lisede kurduğunuz bir kulübün ya da başlattığınız bir yardım kampanyasının afişine dönüşmedi mi? Üniversitede girişimci fikrinizi satmak için sunum ya da şimdilerde vidyo hazılarken aslında önce aklınızda tasarladığınız işte o fikrin afişi.

Afiş derdini farklı ve dikkat çekici bir başlıkla anlatırken, meramını dinleme isteği uyandırırsa güzel. Hani şehrin içinde koştururken arabada veya otobüste kendinizi alamaz ve başınızı olanca kuvvetinizle geri çevirip afişi * billboard’u * bir graffitiyi ya da bir duvar boyu resmi görmek için karşı koyulmaz bir istek duyarsınız ya, işte öyle bir arzu uyandırmak. Ah bir de bazı afişler şehri güzelleştirir üstüne üstlük ya da hani bir derginin içinden çıkar da duvarınıza asmak isterseniz ya da bir sevdiğinize hediye etmek. İşte o zaman başlığı da aşmış ve hikayesini size metinle – ya da görseliyle geçirmiş demektir. Bazen tek bir başlık bazen yalnızca bir resim. Ne anlatmak istiyorsa onu verip kenara çekilir afiş ve etkiyi seyreder. Etki mimarisi için tohumlarını atmıştır yaratıcısı. Eğer izleyicisinden beklediği bir harekete geçiş varsa onu da belirtip, ulaşılmak istiyorsa iletişim bilgilerini ekledi mi misyon tamamdır.

Afişler farklı amaçlarla tasarlanabilir. Hayatınızda en çok hangileri yer aldı bir bakın:

Afişler farklı yerlerde yaşamayı sever. Ara sokaklarda duvarlarda peşi sıra dizilmiş de görebilirsiniz. Sürekli okuduğunuz bir derginin içinden de çıkabilir. Okul panosunda karşılaşabilir ya da ziyaret ettiğiniz bir kitapçıda rastlayabilirsiniz. Şu pandemide en özlenen sıra sıra dizilip hayatı duyuran sokak afişleri değil midir? Sokaklar kadar özlendiler!

Afiş hazırlarken şu 13 soruyu sormadan işe başlamayın:

  • Niçin bu afişe ihtiyacım var?
  • Kim bu afişi görsün istiyorum?
  • Nerede bu afiş onun karşısına çıkacak?
  • Kime seslendiğim belliyse iletişim tonum * nasıl sesleneyim?
  • Afiş dikkat çekecek bir başlık ve (ihtiyaca göre) az öz bir alt metinle ne diyecek?
  • Bir marka kimliğim varsa söylem ve tasarım ona uygun mu?
  • Daha önce farklı afişler yapıldıysa onlara göre bu afiş nerde dursun?
  • Logom ya da imzam işte var mı?
  • Okuyanın harekete geçmesini istiyorsam afişe aksiyon cümlesi ekledim mi?
  • İletişime geçilmek istiyorsam yerim yurdum belli mi?
  • Afişin alametifarikası ne olsun? Afişimde farklı olan ne?
  • Afişi hangi boyutta, nasıl bir malzemeye ve kaç adet basayım – hazırlayayım?
  • Bütçem var mı – kaynaklarım neler?

Çocuk atölyeleri de kolaj tekniğiyle hazırlanan afiş yöntemini çok kullanıyorlar. Yaratıcılığı geliştirmek, bir fikri oluşturmak ya da bir sorunu çözmek için de afiş tasarımı çok faydalı. Sadece çocuklar değil, proje geliştiren gençler ya da projelerinin hem doğru hem özgün yol almasını isteyen yetişkinler de afiş yaratma – tasarlama yöntemiyle çalışabilirler.

Bu blogdan hareketle sizi yine Aylin Gezgüç’ün yazdığı “Dünyayı ben mi kurtaracağım – Sosyal etki tasarımı” kitabını okumaya davet edelim. Kitapta tarif edilen gündelik kahraman olmak için kolları sıvamaya kendi afişinizi hazırlayarak başlayabilirsiniz. Herkesi dünyayı kurtarmak için kendi etki alanını keşfetmeye ve harekete geçmeye davet etseydin nasıl bir afiş çizerdin? Hadi başla ve bize de gönder, meraktayız.

Burcu Atış Topçu