Başarmak istediğimin ne olduğunu soracak olursanız yanıtı farkındalık yaratmaktır ki o zaten öğretmenin başlangıcıdır. – Elie Wiesel

Neden Farkındalık?

Yaşamı boyunca insan aldığı nefesle, attığı adımla, yakın ya da uzak geleceğine dair aldığı kararlarla kendi yolunu şekillendirirken bir yandan da izler bırakır dünyaya, bir nevi yaşamanın doğurduğu dışsallıklar olarak da tanımlanabilir bu izler. İşe ya da okula giderken tercih edilen ulaşım türü, öğlen yemeğinde tüketilen yiyecek, sokaktaki insanlarla kurulan iletişim, markette yapılan alışveriş, seçilen okul ve meslek gibi sürekli yapılan tercihlerle, insan kendisini ve çevresini etkileyen pek çok karar alır. Küçük ya da büyük, hayatta yapılan her seçim insanın kendi için belirlediği rol ve sorumluluk alanlarını tanımlar. Verilen her karar da vazgeçilen başka bir benlik hali olduğuna işaret eder. Örneğin, üniversiteye hazırlanan bir genç, hayalini kurduğu üniversite ve bölüme göre kendine bir çalışma planı hazırlar, yüksek hedeflerin çok çalışmayı gerektirdiğini bilir. Bazen kademe kademe yükseltir hedeflerini, bazen direk zirveye oynar, bazense ne yazık ki almak durumunda kalacağı sorumluluklardan kaçmak için hayal kurmaz genç, hedefini küçük tutmayı yeğler. Bu son durumda genç, potansiyelini ortaya koyma, kendini geliştirme ve değişim yaratma şansını tanımaz kendine. Çünkü uzun vadeli planlar yapmak zordur insan için. Gelecekte elde edilecek ödüller yerine bugünü düşünmek, ‘’günün cazibesine’’ kapılmak daha kolaydır.

Nobel Ödüllü Daniel Kahneman ve deneysel psikolog Amos Tversky beynin karar alma yapısını inceledikleri çalışmalarında 2 sistemli bir mekanizma işleyişinden bahsederler. Sistem 1’in anlık karar ve tehditler için kullanıldığını, Sistem 2’nin ise uzun vadeli, daha derin düşünme gerektiren, daha etraflı kararların alındığı sistem olduğunu tespit ederler. Bu iki sistemin becerileri çok farklı. Kahneman’a göre, karşılaştığımız durumlar hangisinin uzmanlık alanına giriyorsa o sistem devreye girer. Sistem 1, bizim günlük yaşantımızı kolaylaştırmak için kavramamız gereken anlarda aktiftir: beklenmedik bir olay gerçekleştiğinde, stres altındayken, içgüdüler devredeyken sistem 1 ne olduğunu ve ne yapılması gerektiğini söyler. Sistem 2 ise analiz yapan, düşünen, yavaş, dikkatli ve zor karar veren bir sistemdir. Ders çalışırken, geleceğe yönelik plan yaparken sistem 2 devrededir ve sistem 2’nin çalışması zorlu, yorucu bir süreçtir insan için. Derin düşünce ve analiz gerektiren durumlar hariç, insan hayatının neredeyse tamamını Sistem 1 yönetir.

Sistem 1, elindeki bilgi ve tecrübelere dayanarak, çağrışımlardan ve varsayımlardan beslenerek, kendi içinde tutarlı olan bir hikâye yaratır ve kestirme yollar kullanarak karar alır. Sistem 1, olayları ve olguları bir nedensellik ilişkisinde incelediğinden, zamanla kendince bir neden-sonuç ezberi oluşturur ve bir süre sonra neredeyse hiç ‘’düşünmeden’’ bu ezber üzerinden karar almaya başlar. Bu durum, insana pratiklik ve atiklik kazandırırken, bazen de insanın yanılgılara düşmesine neden olur. Beynin çalışma biçiminden kaynaklanan zayıflıklar, insanın kendi ezberi içinde hatalar yapmasına yol açar. Bu kısır ve sonuçsuz döngüyü aşmak için insanın ara ara kendi ezberlerini bozması, yeni bakış açıları kazanması ve farklılıklardan beslenmesi en doğal korunma ve güçlenme sanatıdır.

Neden tasarım?

Bireyin farkındalık kazanması ve kendisinde bir değişimi tetiklemesi, öncelikle onun karar alma yöntemini ve seçimlerini, ardından da çevresindeki kişileri ve çevresinde gerçekleşen olayları doğrudan etkiler. Tıpkı kelebek etkisinde olduğu gibi…

Amazon ormanlarındaki bir kelebek, gezegenimiz için oldukça küçük bir kanat çırparak, dünyanın öbür ucunda yer alan Çin’de bir fırtına çıkmasına neden olabiliyor. Kelebek etkisi burada en basit anlatımla, bir sistemin başlangıç verilerinde küçük değişiklikler yapıldığında öngörülemez ve büyük sonuçların doğabileceğini ifade ediyor. Kelebek etkisinin sistemde yarattığı değişimi daha iyi anlayabilmek için kaos teorisi ile birlikte okumak faydalı olur. Kaos teorisi, hava durumu, borsa gibi doğrusal olmayan olayları anlamlandırmada kullanılan bir yaklaşım. Eğer kaos teorisi yan yana dizilmiş domino taşları ise, kelebek etkisi birinci taşa dokunarak taşların devrilmeye başlamasına neden olmaktır. Eğer bir kelebek yalnızca ona bahşedilen uzuvları olan kanatlarını çırparak bir fırtına etkisi yaratabiliyorsa, insanın geride bıraktığı etki izinde yıllara ve coğrafyalara sığmayan; insana, doğaya, ekonomiye, felsefeye, eğitime, sağlığa vb. tüm alanlara sayısız ve sonsuz etki bırakmış olması muhtemeldir. İnsanın bıraktığı olumlu ve olumsuz etkiler, 5bin yıllık insanlık tarihinin şekillenmesinde, inançların belirlenmesinde, insanın yaşam koşullarını ve alışkanlıklarını oluşturmasında etkili olur.

Günümüzde insan, 21. yüzyılın ona bahşettiği bilgiyi, teknolojiyi, doğal kaynakları kullanarak ve kendinden önceki nesillerin aktardığı tecrübe ve birikimlerden faydalanarak kendi tarihine ve gezegene yeni etki izleri bırakmakta. Bir yandan 3d yazıcılarla organ üretip yaşam kalitesini artırırken, bir yandan makine öğrenmesi ile robotlara sanat yaptırabiliyor, öte yandan insanın Mars’a yolculuk edebilmesi için de uzay çalışmalarını geliştirebiliyor. İnsan, Birleşmiş Milletler’in 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çevresinde gerek devleti temsilen, gerek bir kurum çalışanı olarak ya da bir küresel yurttaş olarak iş birliği için bir araya gelip 2030’a kadar çözülmesi hedeflenen küresel meseleler için yenilikçi ve yaratıcı çözüm önerileri sunabiliyor. Amazon gibi, pek çok devletten daha zengin olabilen ve tüm dünyada faaliyet gösteren bir ağa sahip girişimler kurabiliyor, doğadan aldığı ilhamla böcek teknolojisi geliştirebiliyor.

İnsan merakı ve donanımı, insanlığın ekonomide, sanatta, bilimde, eğitimde ve diğer pek çok alanda güzel gelişmeler kat etmesini sağlarken, insanın iş yapış biçiminde de daha verimli, daha bütüncül, daha kapsayıcı yöntemler kullanma kapasitesini ve becerisini geliştirmesini sağladı. Günümüzde insanın ve yapabilme yetisinin ulaştığı seviyede artık negatif dışsallıkların doğması, doğanların ise görülmemesi ve çözülmemesi mümkün değildir. İnsan aktivitesinin kendisine ve doğaya verdiği zararı ancak bireyin kazanacağı yeni perspektif ve ondan hareketle başlayacak değişim ve dönüşüm rüzgarları ile aşabiliriz.

Çağla Yazıcı

http://sam.gov.tr/tr/wp-content/uploads/2020/04/sam-covid-kitap.pdf

https://www.forbes.com/sites/startswithabang/2018/02/13/chaos-theory-the-butterfly-effect-and-the-computer-glitch-that-started-it-all/#51e3322669f6

Kahneman, D. Thinking Fast and Slow. UK: Penguin Random House, 2011.